Bilindiği üzere 6102 sayılı Yeni TTK´nın defter tutma yükümlülüğüne ilişkin 64´üncü maddesi 6335 sayılı Kanunla değişmeden önce; “Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle malvarlığı durumunu, Türkiye Muhasebe Standartlarına ve 88 inci madde hükümleri başta olmak üzere bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır...” şeklinde idi.
Bu düzenleme 6335 sayılı Kanunun 8´inci maddesi ile değiştirilerek; “Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır...” şeklinde düzenlendi.
Dolayısıyla bu değişiklikle “... Türkiye Muhasebe Standartlarına ve 88´inci madde hükümleri başta olmak üzere...” ibaresi kanun metninden çıkarılmış oldu. 6335 sayılı Kanunun 8´inci madde gerekçesinde bunun nedeni, “Ticari defterlerin, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre tutulması yükümlülüğünün kaldırılması nedeniyle maddenin birinci fıkrasında yer alan “Türkiye Muhasebe Standartlarına ve 88´inci madde hükümleri başta olmak üzere” ibaresi yürürlükten kaldırılmış...” şeklide açıklanmıştır. Bu gerekçe oldukça açık bir şekilde ticari defterlerin TMS uyarınca tutulmayacağını ortaya koymaktadır.
6102 sayılı Kanunun 6335´le değişikliğe uğramadan önceki üçüncü fıkrası, “...Türkiye Muhasebe Standartlarına göre elektronik ortamda veya dosyalama suretiyle tutulan defterlerin açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları ile bu defterlerin nasıl tutulacağı Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bir tebliğle belirlenir.” şeklinde idi.
6335 sayılı Kanunun 8´inci maddesi ile değişiklik sonrası bu düzenleme, “...Fiziki ortamda veya elektronik ortamda tutulan ticari defterlerin nasıl tutulacağı, defterlere kayıt zamanı, onay yenileme ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken çıkarılan tebliğle belirlenir.” şeklini almıştır.
Böylece, “...Türkiye Muhasebe Standartlarına göre elektronik ortamda veya dosyalama suretiyle tutulan defterlerin...” ibaresi değiştirilerek, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre defter tutulmayacağı ortaya konulmaktadır. Ayrıca değişmeden önceki düzenlemede Gümrük ve Ticaret Bakanlığı´na konuyla ilgili tebliğ çıkarma yetkisi verilmiş iken, değişiklikle bu yetki Maliye Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığına müştereken verilmiştir.
Yine 64´üncü maddenin 5´inci fıkrası da, “Yevmiye, defteri kebir ve envanter defteri dışında tutulacak defterler Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından bir tebliğ ile belirlenir.” şeklinde iken, 6335 sayılı Kanunun 8’inci maddesiyle, “Bu Kanuna tabi gerçek ve tüzel kişiler, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175 inci ve mükerrer 257 nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır. Bu Kanunun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümleri 213 sayılı Kanun ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmez.” şeklinde değiştirilmiştir.
Bu değişiklik kanunun gerekçesinde, beşinci fıkra ile de bu Kanuna tabi gerçek ve tüzel kişilerin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175´inci ve mükerrer 257´nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymaları ve bu Kanunun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümlerinin, vergi kanunlarından farklı düzenlemeler içermesi sebebi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmeyeceği şeklinde açıklanmıştır.
Bu düzenleme ile açıkça ifade edilmek istenen ise, TTK´nın defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümleri gibi düzenlemelerin, VUK uyarınca aynı konuların düzenlenmesi ve finansal tablo hazırlanmasına engel teşkil etmeyeceğidir. Burada, TTK uyarınca finansal tablo düzenlemek zorunda olanların VUK uyarınca da finansal tablo düzenlemesine engel bir husus olmadığı vurgulanmaktadır.
Kanun koyucu 64´üncü madde değişikliğine parelel olarak 88´inci maddede değişikliğe gitmiştir. 6102 sayılı Kanunun 88´inci maddesi 6335 sayılı Kanunla değişikliğe uğramadan önce;
“64 ilâ 88 inci madde hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişiler gerek ticari defterlerini tutarken, gerek münferit ve konsolide finansal tablolarını düzenlerken, Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından yayımlanan, Türkiye Muhasebe Standartlarına, kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine ve bunların ayrılmaz parçası olan yorumlara aynen uymak ve bunları uygulamak zorundadırlar. 514 ilâ 528 inci maddeler ile Kanunun ilgili diğer hükümleri saklıdır.” şeklinde idi.
Bu madde 6335 sayılı Kanunun 9’uncu maddesiyle, “64 ilâ 88 inci madde hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişiler münferit ve konsolide finansal tablolarını düzenlerken, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan, Türkiye Muhasebe Standartlarına, kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine ve bunların ayrılmaz parçası olan yorumlara uymak ve bunları uygulamak zorundadır. 514 ilâ 528 inci maddeler ile bu Kanunun ilgili diğer hükümleri saklıdır.” şeklinde değişikliğe uğradı.
Burada yapılan değişiklikle, “gerek ticari defterlerini tutarken” ibaresi kanun metninden çıkarılarak Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun defter tutma üzerindeki düzenleme yetkisi kaldırılmış olmaktadır. Bu da defterlerin TMS uyarınca tutulması düzenlemesinden vaz geçilmesinin yansımasıdır.
Bu halde, TMS/TFRS uygulamalarında; Tek Düzen Hesap Planı ve VUK hükümleri çerçevesinde defter kayıtları tutulabilecek, ancak denetime tabi olanlar ve 1534´üncü maddede sayılanlar için mali bilançolar, yıl sonralarında ayrıca TMS/TFRS kurallarına göre düzenlenecektir. Nitekim ülkemizde bu uygulama halka açık ve SPK’ya tabi şirketler tarafından yürütülmekte, bu şirketler için zorunlu olan bağımsız denetim, uluslararası muhasebe standartları ile uyumlu TMS/TFRS’ye göre yapılmaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye Muhasebe Standartları uyarınca defter tutulacağı düzenlemesini kanun koyucu öngörmüş olsa idi, 6335 sayılı Kanunla yukarıda ele aldığımız değişikliklere gidilmemiş olurdu. Nitekim, 6335 sayılı değişiklik öncesi 6102 sayılı Kanunla defterlerin tutulmasında TMS uygulaması öngörülmüştü ve bu düzenleme yürürlüğe girmeden değiştirilmiş oldu. 6335 sayılı Kanunun gerekçesinde yukarıda ele aldığımız üzere konu açıkça dile getirilmiştir. Her ne kadar yazılan yazılarda aksi yönde görüşler dile getirilmiş olsa da, 1 Ocak 2013´ten itibaren defterler Türkiye Muhasebe Standartları uyarınca değil, Tek Düzen Hesap Planı ve VUK uyarınca tutulmaya devam edilecektir. Aksi yöndeki görüşler, kanun koyucunun hem kanunda yapmış olduğu değişiklikleri, hem de gerekçelerde yapmış olduğu açıklamaları görmezden gelerek yapılan değişikliklerin tam aksini dile getirmek olur. Yeni TTK ile TMS´ye yapılan atıfları finansal tabloların hazırlanması bakımından algılamak gerekir. Bu durum 88´inci maddede yapılan değişiklikten de açıkça anlaşılabilir.